29 Eylül 2009 Salı
karakartal oley!!
*yuh olm orası çok uzak manyak mısın?
-neresi uzak olm?
*nası gelecem lan ben oraya. mecidiyeköyde buluşalım.
-hönk?? olm beşiktaş, hani şu vapurla üsküdara geçmiştik ya orası
* haaaaaaa!! tamam lan ben kartalla karıştırdım. beşiktaşta buluşalım.
-yuh!
27 Eylül 2009 Pazar
en iyi okul
bence en iyi okul abc ilköğretim okulu. asansörü vaaaaaaaaaaaar, x vaarr y vaaarrr
26 Eylül 2009 Cumartesi
soyadı
malçok olsaydı merhaba ben hüseyin malkoç derdim sonra da eklerdim: nüfus memuru yanlış yazmış.
swcznyk olsaydı bu blogun dili Türkçe olmazdı ama tannıştığım Türkler nası yani sesli harf yok mu derlerdi.
ama hiçbiri değil.
kılıç, sadece kılıç. memnunum kendisinden.
25 Eylül 2009 Cuma
beden işçisi
beden işçisi
- [1] Taşıma, kaldırma, istifleme, kürekleme, kazma ve benzeri işleri kol gücü ile kazma, kürek, el arabası ve sokak süpürgesi gibi basit işçilik aletlerini gerekli yerlerde kullanarak çalışan kişi
adı: şerafettindüşünsenize bi erkek muhabbetinde adamın şerafettin diye bi "beden işçisi" ne gittiğini. bu beden işçisi rus olsun hatta.
mesleği: beden işçisi
*abi bi beden işçisine gittim geçen offf offff offffff mükemmel!!
-hadi ya! numarasını versene
*535 1234567
-süpersin kanka! adı ne?
*kem küm.... şerafettin...
-neee??????? puahhhahahaha
yaşar ne yaşar ne yaşamaz
*şu eğitimi versek
-o neymiş
* şimdi biz burda giremiyoruz ama eğitimi alacak olanlar kendi bilgisayarlarında girebilirler
-nası yani. porno mu?
* yok değil. yasaklamışlar işte.
-hmmm. neyse bunu bi düşünelim.
13 Eylül 2009 Pazar
tanıştırayım: genel müdürümüz seyfettin bey
benim şirketim olsa ben de öyle yaparım ama yine de garip bişey bu. tamam müdür müdürdür ama bunun bir de akşamı var.
karı: müdür bey yatağa gelir misiniz bir imza lazım.
koca: konu neydi?
karı: gelme, git.
baba: ihracattan sorumlu genel müdür yardımcımız tuzu uzatır mısınız?
oğul: bitirmem gereken bir yemek var. ondan sonra uzatsam?
baba: başlatma yemeğine
abi: üretim müdiremiz bi çay demle de içelim.
kardeş: stoklarda kalmamış. yeni bir yazılım alalım bunun için. su versem?
abi: ben sana gelirken al demedim mi kız? çay için ne yazılımıymış? haddini bil.
12 Eylül 2009 Cumartesi
dan - dan dannnnnn
sen kalk gece 3te başla dan-dan dannnnnn diye.
ama o çalmadan gelip para isteyenler yok mu?
olmasınlar.
7 Eylül 2009 Pazartesi
absürt // asfalt rıza

irmik helvası
- irmik var mı?,
* helva mı tatlısı mı?
-helva
* yok . ali dayının orda vardır kesin.
+ ali dayı?
* ölmüş ya.
+ haa. ölünün helvası da güzel olur ha.
- sen bi sütlaç ver abi. kaç lira
* 3 lira.
-hayırlı işler
otobüste
- konuştum baba patronla. böyle böyle dedim. tamam başınsağolsun dedi. geliyorum şimdi.* ....- ya daha akşam masadaydık. dedem çok iyiydi. nasıl oldu da..?neyse kapatıyorum.yol boyunca ağlamak, ağlamamaya çalışmak, ağlamak
vs....
6 Eylül 2009 Pazar
Galata Konak Cafe
Galata Konak Cafe'ye gidin ama ben gitmediğimde gidin. Haberleşelim, sıra beklemeyelim:)
5 Eylül 2009 Cumartesi
bir devrin sonu: güle güle şahin
vay vay vay!
93 ekimde ya da kasımda evimize gelen güzide şahinimiz gitmiş. boru değil 16 yıl.
daha iyisi de alınır inşallah ama şimdilik hyundaimiz olmuş. Ama bu 16 yıl durmaz heralde, daha kısa sürede yükseltilebileceğini umuyorum.
Güle güle şahin.
güle güle.
iş yapmak
onu yapmamak için başka bahaneler bulmak, başka uğraşlar edinmek o işlerin yapılacağı gerçeğini değiştirmez.
nedir? zor geliyordur. sevmiyorsundur. bıdı bıdı. fakat ve lakin bunlar bahane değildir. bunlar ancak yapma süresini geciktirir.
eğer hiç yapmazsan da o zaman cezalarıyla yahut yaptırımlarıyla karşılaşmaman için bir sebep yoktur. bu yaptırımla karşılaştığında "bak kuş!" deyip sıvışamayacağını da bilmen gerekir.
tamam hava güzel, kuşlar, çiçekler, vapurlar falan fakat... iş varsa yapmak lazım...
çok enteresan
Çok normal ve çok enteresan. Tezat.
Gülerk Kent
Ama geçmeliymiş.
via.
3 Eylül 2009 Perşembe
Transendental
Alkol alınca konuşulmaya başlanan konulara Transendental diyoruz. via
Bu madde, madde bağımlısı ndan en Kantçı 10 kavram başlığından alıntı. Transendentalin Türkçesi ise aşkın demekmiş. Yıllar yılı felsefi metinleri "baba naber?" dercesine rahat bir şekilde konuşmak, anlamak, anlatmak istedim mamafih olmadı. ve bugün, bir felsefi terimin anlamını son derece halk diliyle yazılmış bir şekilde gördüm. ne mutlu bana.
*demekki neymiş ramazan?
-neymiş abi?
*Ramazan'da transendental olmayacakmışız ramazan
-o ne abi? trans mrans
*içkinin içine kattıkları bi madde heralde. transa geçesin diye. çaktın?
-tamam abi. ayıp ettin. bir yıl içinde bir ay trans entel olmam ben de yahu
*afferin ramazan
somali için iftar vakti
*fakirlere iftar verilecek-nerde*afrikada-orda nerde*vereceksen ver vermeyeceksen verme-yok vermeyim.
+ben kimse yokmu kom'dan veririm.*tabi o da var ama bi de hedefler var :) kesinlikle benim
değil bir arkadaşın hedefi.
*ben zaten senin vermeyeceğini biliyordum. nezaketen
sordum.- çok naziksin
1 Eylül 2009 Salı
küçük yuppi veyahut le petit yubbie ya da sadece oyuncak
bu oyuncak mevzusu enteresan şimdi. çinden adam getirtiyo ne alırsan 1 milyon. onu yapmayan seri üretim yapıyor 5 milyon. bir de marka olup 10-20-30-40-50 vs milyona satanlar var. bu marka dediklerimin adını hatırlamasam da tasarımları hakkaten güzel. hep derim ulan sırf tasarımıyla bu paraya sattıkları ithal oyuncaklar defterler vsye rakip bi türk çıkmıyor mu diye. bak yine dedim.
türklerden çıkanlar böyle el işi yapıyorlar. ben marka olanının görmedim henüz. e tabi o da pahalı oluyor ya da pahalı geliyor bana bilemedim. cundada görmüştüm el işi bebekler falan satan bir yer onlar da pahalıydı. sanırım sorun el işine değer vermekle alakalı ya da o emeği hissetmekle. hissettiğim an bir şeyler alacağım:)
pahalı demişken hesap yapayım dedim şu çıktı ortaya. 50-60 liraya çok diyoruz ama bir kişi süper seri olmadığı takdirde bir günde 2 tane o 60 liralık oyuncaktan üretse ve 30 gün durmadan çalışsa eline maliyetler hariç 3600 lira geçecek. ki normalde 22 iş günü dersek o zaman bu para olacak 2640. hem emek, hem zev, hem de özel bir hediye olayı var olunca aslında öyle bir iş yapan işinin ayda bu kadar para kazanması hak değil de nedir? istanbulda yaşıyorsa zaten para ancak yeter. işin içine vergiler girerse o zaman yanarlar. bu açıdan bakınca hemen bir şeyler alası geliyor insanın. ama yok 2 değil 10 tane üretiyorsa her türk gibi hemen tekrar hesaplamaya başlar pahalıymış yahu derim.
bu arada petit yubbie yi küçük yuppi yapınca yaptığı serbest çağrışım küçük züppeler oluyor. bu da güzel isim.
neyse siz gidin oyuncak alın. via
efrasiyab
efsanevi buyucu hükümdar. sahnamede iranlıların karşısında yer alır. ölüm
meleğinden kaçmak için yer altında yaptığı bin sütunlu sarayına sığınır. öyle
bir saraydır ki burası içerisinde kendi güneşi ve ayı bile vardır. ama bütün
kudretine rağmen efrasiyab, ölüm meleğiyle yaptığı mücadeleyi kaybeder. bu
hikayenin bugünkü semerkant'ın yanıbaşında kurulu olduğu efrasiyab tepelerinde
geçtiğine inanılır.
demek ki ölümden kaçılmıyormuş. haftasonu palermo shooting diye bir film vardı. onda da benzer bir konu vardı. azrail benden korkma, beni bir kötülük olarak değil iyilik olarak gör diyordu başroldeki abiye. sonunu tam anlayamasam da fena film değildi.
işte öyle. efrasiyab, palermo, kuşlar, falan.